23 Nisan 2007 Pazartesi

Televizyon

Televizyon


Televizyonu icat eden kimse herhalde insanlığın bugünkü halini görseydi böyle bir aleti icat ettiği için kendisinden utanırdı. Televizyonu öyle bir hale getirdi ki insanoğlu artık TV ile yatıp TV ile kalkıyoruz. Aslında yararlı programlar da yapılmıyor değil ancak bu programlar oldukça az ve olanlarda halkın bazı şeylerin şuuruna varmaması için olsa gerek geç saatlere konuluyor. Programlar alabildiğine magazin ya da magazin bağlantılı olmuş. Haberleri açıyorsun mankenler, ünlüler ile ilgili haberler. Magazin programları zaten magazin ile ilgili. Belgesellerde kalmamış artık. Küçükken baya belgesel yayınlanıyordu. Şimdi ise belgeseller sabahın körüne ya da gece yarısına konuluyor haftada bir kere en fazla iki kere.
Televizyonu icat eden kişiye sormuşlar ‘’Bunun en çok neyini seviyorsun’’diye. O da’’kapatma düğmesini’’demiş. İnsanda nasıl bir tane dil o dilden çıkacak kötü sözü engellemek için iki dudak varsa, televizyonda da boş olan ve bizi uzaktan yakından alakadar etmeyen programları izlememek için kapatma düğmesi koymuşlar. Ben de en çok o kapatma düğmesini seviyorum.
Magazin programları ağırlıkta olduğundan bahsetmiştim. Bu programların bize hiçbir katkısı yok ve zamanımızı çalıyor. Dostun bile en kötüsü senin zamanını çalandır demişler. Öyleyse bu tür programlar bizi için zarar küpü oluyor. Bilmem kim bilmem kimle küsmüş ya da dövüşmüş! Bunun hayatımıza yön verebileceği ya da katkıda bulunabileceği hiçbir şey yok. Aksine izleyen ya da dinleyen kişi de bağımlılık yapıyor. Şimdi bazılarımızın aklına bunları eleştiriyorsun ama bunların böyle bağımlılık yaptığını ya da zararlarını nerden biliyorsun. Benim cevabım da çevremdeki insanların hallerini gözetlememle bu bilgilere ulaştım derim. Bir de şu filmler yok mu tamamen insan düşmanı,zaman düşmanı. Filmler de bazılarında izleme ve anlatma bağımlılığı yapıyor. Bazı arkadaşlarımız var çevremizde bizi yakaladığı yerde film anlatıyor. Film izlemeye karşı olduğum anlaşılmasın bu sözlerimle. Sinema salonlarına gidip dostlarla arkadaşlarla ya da tek olarak film izlemenin tadı başkadır. Ben benim hayatıma yön veremeyecek filmi mümkün olduğunca izlemem. Güldürü filmleri olur onlara da gidilir ancak her şeyin bir haddi var. Hayatta hemen hemen her şey yapılabilir ancak her şeyin bir haddi var ona göre yapılmalı. Televizyonun kendisi de bağımlılık yapar ve bir müddet sonra olur olmaz her şeyi izlemeye başlarsınız.
Televizyonun biz gençlerle de çoook alakası var. Bu filmler ve TV’nin kendisi ya da sinemalar daha çok bizlerin üzerinde bağımlılık yapıyor. Onun için hazırlanan filmler bizlerin ilgisini çekecek cinsten yapılıyor. Bir gencin Televizyonda izlediği programlara bakarsanız çoğunun magazin ağırlıklı olduğunu, bilgiden ve bilimden uzak programlar olduğunu görürsünüz. Ancak sadece bu suç biz gençlere ait değil. Kanal sahipleri kişisel gelişimden uzak kişinin nefsine hoş programları televizyonun en çok izlendiği saate koyarsa gençler ne yapsın. Tartışma ile ilgili ya da ülke meseleleri ile ilgili programların neden geç saatlere konulduğunu çözeniniz varsa bir zahmet bana anlatıversin.
Toplumların kültürünün unutulmasında yozlaştırılmasında da televizyonun etkisi azımsanamaz. Dedem, babam anlatır hep, televizyon olmadığı zamanlarda, herkes akşamları dostlarının, arkadaşlarının, hısımların evlerine misafirliğe gidilir sevinçler, mutluluklar, acılar, kederler paylaşılırmış. Her şeyden daha önemlisi sorunlara çareler bulunurmuş. Televizyon aramıza gireli herkes içine kapandı. Bunun sonucu olarak evlerdeki düzenlerde değişti. Dengesiz kişilerin ekrana çıkması sayesinde toplum içindeki ve aile içindeki saygıdan da tavizler verilmeye başlandı. Artık kimse kimseyle doğru dürüst görüşemez oldu. Kahvehaneye gidenler orada dernekler varsa oralarda ya da okulların kantininde görüşebiliyor artık insanlar az ve sınırlı sayıda insanlarla dahi olsa. Bana kalırsa bu alet en çok aramızdaki muhabbeti etkilemiş ve bizleri birbirimizden koparmış.
Bu aletin hiç mi yararı yok, tabii ki var istersek hepten yararlı olur. Ama önce istemek lazım. Televizyon ile artık ülkeyi bırakın dünyada ne olup bittiğini kolayca öğrenebiliyoruz. Ülkeyle ilgili, bilimle ilgili programlar az da olsa var onları izleyebiliriz. Bunu eğlence kutusu olarak görmemeliyiz. Ben ortaokuldan bu yana TV ile alakadarlığım yok denecek kadar az ve çok rahatım. Hayat böyle daha güzel. Unutmadan evlerinde imkânı olup da TV’nin olmayanları kınamamak lazım. Bu tür aileleri incelersek aile bağlarının ve aile muhabbetlerinin daha üst seviyede olduğunu görürüz. İnanmayan varsa araştırsın.

Bu Kutuya Esir Olmayanları,
Canı Gönülden Tebrik Ediyorum!

2 yorum:

YaSeMiN dedi ki...

Tartışma programları ve ülke problemlerini ele alan konular neden mi geç saatlerde yayınlanıyor?Bunun birçok nedeni var:Öncelikle Ülkemizde tv ticari bir iş.En çok reyting alan programlar,magazin vb. programlar olunca yöneticiler onları daha erken saatlerde(hatta tüm gün)yayınlar;tabi onlardan da dediğimiz programlara zaman kalmaz.Ayrıca en çok reyting alan programlar insanlarımız tarafından en çok izlenen programlardır;bakıyorsun herkes şikayetçi ama reytingler tavanda.Madem şikayetçisin izlemeyeceksin,sen izlemezsen zaten reyting düşer,program yayından kaldırılır.Malesef ki Türkiye bu tarz programlarla uyusturulup uyutuluyor ki gerçeklere,olan yanlışlıklara ses çıkarmasınlar.Biz böyle bir millet değildik,haksızlıklara karsı kendimizi savunurduk.Şimdi ne oldu bize?Farkında değil misiniz hala...YAZIYA EMEGİ GECEN ARKADAŞLARI TEBRİK EDERİM!

Adsız dedi ki...

yorumun için çok teşekkür ederim.İnsanların etrafında kendi gibi düşünen insanlar oldukça ilerlediği yolda daha emin adımlarla yürüyor.Söylediğiniz gibi herkes farkında ve şikayetçi ama yine de izliyor.Demek ki biryerlerde sorun var.Bence bu bizim içimizde bazı değerlerin kaldığı ancak bazı değerlerinde unutulduğu için böyle çelişki yaşıyoruz.Evet TV gercekten ticari bir amaç olmuş Daha çok kazanan her program ne olursa olsun mübah sayılmaya başlamış.TEŞEKKÜRLER
MUSTAFA KOTBAŞ